21 Mayıs 2015 Perşembe

Synchronism:



* Senkronizm Amerikalı sanatçılar Stanton MacDonald-Wright ve Morgan Russell tarafından 1912 yılında kurulan bir sanat hareketidir.

* Synchromism uluslararası dikkatleri alan ilk Amerikan avant-garde sanat hareketi olmuş.

Aynı dönem Macdonald-Wright ve Russell tarafından ilk synchromist sergisi Münih'te gösterildi.

* Synchromism Stanton MacDonald-Wright ve M  organ Russell tarafından geliştirilmiştir.

* İlk synchromist resim, Green Russell Synchromy, 1913 yılında Paris Salon des Indépendants de sergilendi.

* Senkronizm renk ölçeklerine dayanır ve ilerleyen ritmik renk tonlarının azaltılması ile kullanılır.

* İlk senkronist eserler, o dönemin fovist eserleri ile de benzerlik göstermiştir.

16 Mayıs 2015 Cumartesi

Pop-Art:



* II. Dünya savaşından sonra meydana gelen köklü değişimlerin bir getirisidir.

* Tüketimi çekici hale getirmek için reklamlar, renkli afişler, hatta resimli dergi ve romanlar kullanılmaya başlanır.Pop Art Sanatı tüketime yardımcı bir reklam aracı olarak doğar, gelişir.

* Claes Oldenburg bu sanatın öncüsü olmuştur.

* 20. yüzyılın en sıra dışı sanat hareketi kübizm ve pop art'tı; her ikisi de dönemlerinin kabul gören ve gün geçtikçe rutinleşen sanat akımlarına karşı oluşmuş olan isyanın meyveleriydi.

* Kübizm, ekspresyonistlerin fazla uysal ve teslimiyetçi olduklarını söyleyerek ortaya çıkmış, pop art ise soyut sanatın yapmacıklıktan yıkıldığını iddia ederek patlamıştır.

* Pop art'ın hikayesi 1956'da İngiltere'de başlar.

* Dönemin çılgın sanatçılarından Richard Hamilton, bilmecemsi, karmaşık, acayip bir kolaj yapar ve adını da “Just what is that makes today's homes so different, so appealing?” koyar.

* Pop art'ın tartışmasız lideri Andy Warhol ve Roy Lichtenstein, Claes Oldenbourg, Keith Haring gibi diğer pop art duayenleri, akademik sanatın gelenekleriyle hemen hemen tüm bağları koparırlar ve soyuta da sırtlarını dönerek halka gerçeği olduğu gibi sunarlar.

* Çizgi roman başta olmak üzere, medya ve sinema pop artçılar için önemli bir esin kaynağı haline gelmiştir.

* Kendini kabul ettiren şey sıradan bir sanat akımı değil, tam anlamıyla bir ‘hayat tarzı'dır.

* Pop art'ın kült ismi Andy Warhol ise New York'ta kurduğu ve “Factory” adını verdiği atölyesinde sade yaratıcılığın sınırlarını aşıp türlü yeniliklere imza atar. 

3 Mayıs 2015 Pazar

Dada:



* 1916 yılında başlamış kültürel ve sanatsal bir akımdır.

* Dada Dünya Savaşının barbarlığına, sanat alanındaki ve gündelik hayattaki entelektüel katılığa ve erotizme bir protesto olmuştur.

* Mantıksızlık ve varolan sanatsal düzenlerin reddedilmesi Dada'nın ana karakteridir.

* Jean Arp, Richard Hülsenbeck, Tristan Tzara, Jacques Magnifico, Marcel Janco ve Emmy Hennings’in aralarında bulunduğu bir grup genç sanatçı ve savaş karşıtı 1916 yılında Zürih’te Hugo Ball’in açtığı kafede toplanmıştır.

* Dada bildirisi de burada açıklandı.

* Dada isminin nereden geldiği konusunda kesin bilgi olmamakla beraber Fransızca ’da oyuncak tahta at anlamına gelen "Dada" bu kişilerin yarattığı edebi akımın ismi olarak seçildiği yönünde bir görüş vardır.

* Bu akım, dünyanın, insanların yıkılışından umutsuzluğa düşmüş, hiçbir şeyin sağlam ve sürekli olduğuna inanmayan bir felsefi yapıdan etkilenir.

* Birinci Dünya Savaşı’nın ardından gelen boğuntu ve dengesizliğin akımıdır.

* Dada’cı yazarlar, kamuoyunu şaşkınlığa düşürmek ve sarsmak istiyorlardı.

* Yapıtlarında alışılmış estetikçiliğe Karşı çıkıyor, burjuva değerlerinin tiksinçliğini, pisliğini, iğrençliğini, berbatlığını, rezaletliğini vurguluyorlardı.

* Dada neden, niçin sorularına yanıt bulamayan negatif bir yaşama kavramıdır.

* Resim sanatı dalında Dada’nın gerçek temsilcisi Marcel Duchamp olmuştur.

* 1913 yılında New York’ta Armony Show’da eserleri de sergilenen Duchamp’ın readymade’leri (hazır eserleri), örneğin bir şişe kurutacağı, bir psivar bu sanatçının özgün yapıtlarındandır.

* Bunlar gösteri yapıtlarıdır.

* Toplumda yerleşmiş anlam ve düzen kavramlarına karşı çıkarak dil ve biçimde yeni deneylere girişmişlerdir.

* Çıkardıkları çok sayıda derginin içinde en önemlisi 1919-1924 arasında yayınlanan ve Andre Breton, Louis Aragon, Philippe Soupault, Paul Eluard ile Georges Ribemont-Dessaignes’in yazılarının yer aldığı de Litterature(dö Literatür)'dü.

* Dadacılık 1922 sonrasında etkinliğini yitirmeye başlamıştır.

* Dadacılar gerçeküstücülüğe (sürrealizm) yönelmiştir.

Der Blaue Reiter:



* Vasiyl Kandinsky ve Franz Marc'ın 1911'de Almanya'nın Münih şehrinde kurduğu ressamlar birliğidir.

Kandinsky ve Marc 1912'de, içinde plastik sanatlara ve müziğe yer verdikleri Der Blaue Reiter (Mavi Süvari) adında bir almanak yayınladılar ve iki sergi düzenlediler.

* Daha sonra Gabrielle Münter, Alexej Jawlensky, Marianne von Werefkin, Alfred Kubin, Paul Klee, Arnold Schönberg'in de katıldığı Mavi Süvari grubunun bildirgesi, dönemin entelektüel ortamında oldukça yankı uyandırdı.

* Sanatçılar yeni bir tinsel çağı haber verdiler.

* Bildirgede on dört ana makale vardı.

* Bu metinlerde Kandinsky ilk kez sanatçının doğayı kavraması ve saf estetik birliğe yönelmesindeki yegane aracı olarak gördüğü "içsel gereklilik"ten bahsetti.

* Der Blaue Reiter'in 1912'de Münchner Galerie Thannhäuser'da yaptıkları sergiden sonra kendilerini uluslararası duyurmayı başardılar.

* Bunun üzerine Heinrich Campendonk, Robert Delauney ve Lionel Feininger bu guruba katıldılar.

* 1905’te kurulan Die Brücke adlı ressamlar birliği gibi, Der Blaue Reiter stili realizm, naturalizm ve izlenimciliğe karşıydı.

* Die Brücke ve Der Blaue Reiter ressam birlikleri Fransız Fovizm'ini ilham alarak Alman dışavurumculuğu oluşturmuşlardır.

* Bu konuda bu iki birlik fikir ayrılığına düştü.

Die Brücke'nin ressamları dışavurumculukla, 19. yüzyılının güzel ve gerçekçi stiline karşı bir stil oluşturmak istemişlerdi.

* Amaçları, doğanın güzelliğinin ve çirkinliğinin renklerini ve şekillerini oldukça sert ve köşeli gösterip eski stili eleştirmekti.

* Der Blaue Reiter 'nın ressamları ise parlak, çok renkli, simetrik kompozisyonla ve dinlendirici renkler ve şekiller ile doğayı göstermek istiyorlardı.


Vassily Kandinsky:

* Ressam ve sanat kuramcısıdır.

* Sanatsal ve kültürel ortamın oldukça ateşli olduğu 20. yy.da, ilk kıvılcımları parlatanların başında Kandinskiy gelir.

* Teorileri ve uygulamalarıyla etkin rol oynayan önemli bir kuramcı ve ressam olmuştur.

* Kandinsky 1909 yıllarında ünlü emprovizasyonlarına başladı. 1911'de Kandinskiy, Münter ve diğer arkadaşları ile Münih'deki geleneksel sanatçılar derneğini ile bağlantılarını kopartarak Der Blaue Reiter (Mavi Binici) akımını oluşturdu.

* İki kısa yıldan sonra bu yeni grup Kandinskiy'nin önderliğinde Matisse, Picasso, Delauney ve Klee gibi zamanın önemli yaratıcılarını etrafında toplamıştır.

* Der Blaue Reiter yeni dönem için müzik, tiyatro ve bilimsel alanları da kapsayarak soyut resim, gerçekçilik akımları, primitive sanatlar ve çocuksu çizimler için adeta bir yön gösterici işlevindeydi.

* Böylece Münih dünyada önemli bir sanat merkezi haline geldi.

* Kandinskiy yaklaşımını 1912 yayımlanan Sanatta Zihinsellik Üzerine adlı kitapta geliştirdi.

* Kandinskiy için sanat, manevi değerlerin betimlenmesidir.

* Her sanat dalı dışsal yapısı itibariyle birbirinden ayrılsa da buluştukları ortak nokta, insan ruhunu arıtıp, harekete geçirebilecek iç amaç için çaba vermeleridir.

Section d'OR:



* Section d’Or ( Fransızca’da “Altın Oran”) Puteaux Group olarak da bilinir. Ressamlar ve eleştirmenlerden oluşan bir gruptur.

* Kübizmden türemiş olan Orphism (Fransız şair Guillaume Apollinaire tarafından kullanılmıştır) ile ilişkilendirilmiştir.

* Orphizm, Kübizm'den doğan 20'nci yüzyıl sanat akımıdır (Koyu renkleri ve kontrastları kullanmayı sürdüren, fakat Kübizm'den daha yumuşak bir stilde kullanmışlardır.)

* 1912’den 1914’e kadar faaliyet göstermişlerdir.

* 1912’de grup ilk sergilerini Paris’teki Galerie la Boétie’de açtmıştır.

* Ayrıca Section d’Or adını taşıyan kısa ömürlü bir dergi de yayınladılar.

* 1914 yılında I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla grup aktivitelerine son Vermiştir.

* Grubun adı ressam Jacques Villon tarafından önerilmiştir.

* Villon’un matematiksel oranların etkisine karşı olan ilgisi bunda etkili olmuştur. Bu oranlardan birisi de Altın Orandır.

* Grubun adı Kübist artistlerin geometrik formlara duyduğu ilgiyi temsil eder.

* Ana üyeler Robert Delaunay, Marcel Duchamp, Raymond Duchamp-Villon, Albert Gleizes, Juan Gris, Roger de La Fresnaye, Fernand Léger, André Lhote, Louis Marcoussis, Jean Metzinger, Francis Picabia, ve André Dunoyer de Segonzac’tır.

Juan Gris:

* Gerçek adı José González’dir.

*  Kendisi ünlü bir İspanyol ressamdır.

* Resime başlamadan önce 1904 yılına kadar matematik, fizik ve mühendislik üzerine eğitim almıştır.

* Geçimini gazeteler için karikatürler çizerek sağladı.

* 1910 ile 1912 yılları arasında yaptığı Kübist tarzındaki eserleri Section d’Or sergisinde beğeniye sunuldu.

* Eserleri Kübist hareketinde oldukça önemlidir.

* 1913 yılında kendine özgü tarzını geliştirdi. Gris’in çalışmaları bir mimarın binayı dizayn etmesindeki gibi sistematik bir yapıya sahiptir.

* Birinci Dünya Savaşı sırasında çalışmaya devam etti ve 1919 yılında ilk tek kişilik sergisini Paris’te açtı.

* Bununla birlikte zamanla ustalaşarak (Keman ve Meyve Tabağında olduğu gibi) resim yapmaya devam etti.

Gris aynı zamanda heykel yapımında, çizimlerde, balerinler için kostüm dizaynı ve sahne dekorasyonunda da başarılı çalışmalar yapmıştır.

3 Nisan 2015 Cuma

Symbolism:



* Simgecilik olarak da adlandırılan bir edebi akımdır.

* 19. yüzyılın sonlarında Fransa’da ortaya çıkmış ve 20. yüzyıl edebiyatını önemli ölçüde etkilemiştir.

* Bireyin duygusal yaşantısını dolaysız bir anlatım yerine simgelerle yüklü ve örtük bir dille anlatmayı amaçlar.

 * Farklı anlamlara gelen ya da farklı öğeleri simgeleyen çeşitli sembollerin kullanımıdır.

* 1870 yılına doğru Fransa ve Belçika’da natüralizme ve parnasse akımına bir tepki olarak ortaya çıktı.

* Dış dünyanın görüntülerini so­mut nesnel gerçeklikleriyle değill, bu görüntülerin sezgilerinden, yansıyan nitelikler aktarılır.

* Sembolizm, geleneksel Fransız şiirini hem teknik hem de tema açısından belirleyen katı kurallara bir tepki olarak başladı.

* Sembolistler, şiiri açıklayıcı işlevinden ve kalıplaşmış bir hitabetten kurtarmayı, şiirle insanın yaşantısındaki anlık ve geçici duyguları betimlemeyi amaçladı.

*Sembolistler, dile getirilmesi güç sezgi ve izlenimleri canlandırmaya, şairin ruhsal durumunu ve gerçekliğin belirsiz ve karmaşık birliğini dolaylı biçimde yansıtacak özgür ve kişisel eğretileme ve imgeler aracılığıyla varoluşun gizemini aktarmaya çalıştılar.

Carlos Schwabe:

* Alman ressamdır.

* Genelde mitolojik temaları vardır.                                                                              
* Kadın önemli resimlerinde, bazen acıyı ölümü bazense yaratıcılığı yol göstermeyi temsil eder.