21 Mayıs 2015 Perşembe

Synchronism:



* Senkronizm Amerikalı sanatçılar Stanton MacDonald-Wright ve Morgan Russell tarafından 1912 yılında kurulan bir sanat hareketidir.

* Synchromism uluslararası dikkatleri alan ilk Amerikan avant-garde sanat hareketi olmuş.

Aynı dönem Macdonald-Wright ve Russell tarafından ilk synchromist sergisi Münih'te gösterildi.

* Synchromism Stanton MacDonald-Wright ve M  organ Russell tarafından geliştirilmiştir.

* İlk synchromist resim, Green Russell Synchromy, 1913 yılında Paris Salon des Indépendants de sergilendi.

* Senkronizm renk ölçeklerine dayanır ve ilerleyen ritmik renk tonlarının azaltılması ile kullanılır.

* İlk senkronist eserler, o dönemin fovist eserleri ile de benzerlik göstermiştir.

16 Mayıs 2015 Cumartesi

Pop-Art:



* II. Dünya savaşından sonra meydana gelen köklü değişimlerin bir getirisidir.

* Tüketimi çekici hale getirmek için reklamlar, renkli afişler, hatta resimli dergi ve romanlar kullanılmaya başlanır.Pop Art Sanatı tüketime yardımcı bir reklam aracı olarak doğar, gelişir.

* Claes Oldenburg bu sanatın öncüsü olmuştur.

* 20. yüzyılın en sıra dışı sanat hareketi kübizm ve pop art'tı; her ikisi de dönemlerinin kabul gören ve gün geçtikçe rutinleşen sanat akımlarına karşı oluşmuş olan isyanın meyveleriydi.

* Kübizm, ekspresyonistlerin fazla uysal ve teslimiyetçi olduklarını söyleyerek ortaya çıkmış, pop art ise soyut sanatın yapmacıklıktan yıkıldığını iddia ederek patlamıştır.

* Pop art'ın hikayesi 1956'da İngiltere'de başlar.

* Dönemin çılgın sanatçılarından Richard Hamilton, bilmecemsi, karmaşık, acayip bir kolaj yapar ve adını da “Just what is that makes today's homes so different, so appealing?” koyar.

* Pop art'ın tartışmasız lideri Andy Warhol ve Roy Lichtenstein, Claes Oldenbourg, Keith Haring gibi diğer pop art duayenleri, akademik sanatın gelenekleriyle hemen hemen tüm bağları koparırlar ve soyuta da sırtlarını dönerek halka gerçeği olduğu gibi sunarlar.

* Çizgi roman başta olmak üzere, medya ve sinema pop artçılar için önemli bir esin kaynağı haline gelmiştir.

* Kendini kabul ettiren şey sıradan bir sanat akımı değil, tam anlamıyla bir ‘hayat tarzı'dır.

* Pop art'ın kült ismi Andy Warhol ise New York'ta kurduğu ve “Factory” adını verdiği atölyesinde sade yaratıcılığın sınırlarını aşıp türlü yeniliklere imza atar. 

3 Mayıs 2015 Pazar

Dada:



* 1916 yılında başlamış kültürel ve sanatsal bir akımdır.

* Dada Dünya Savaşının barbarlığına, sanat alanındaki ve gündelik hayattaki entelektüel katılığa ve erotizme bir protesto olmuştur.

* Mantıksızlık ve varolan sanatsal düzenlerin reddedilmesi Dada'nın ana karakteridir.

* Jean Arp, Richard Hülsenbeck, Tristan Tzara, Jacques Magnifico, Marcel Janco ve Emmy Hennings’in aralarında bulunduğu bir grup genç sanatçı ve savaş karşıtı 1916 yılında Zürih’te Hugo Ball’in açtığı kafede toplanmıştır.

* Dada bildirisi de burada açıklandı.

* Dada isminin nereden geldiği konusunda kesin bilgi olmamakla beraber Fransızca ’da oyuncak tahta at anlamına gelen "Dada" bu kişilerin yarattığı edebi akımın ismi olarak seçildiği yönünde bir görüş vardır.

* Bu akım, dünyanın, insanların yıkılışından umutsuzluğa düşmüş, hiçbir şeyin sağlam ve sürekli olduğuna inanmayan bir felsefi yapıdan etkilenir.

* Birinci Dünya Savaşı’nın ardından gelen boğuntu ve dengesizliğin akımıdır.

* Dada’cı yazarlar, kamuoyunu şaşkınlığa düşürmek ve sarsmak istiyorlardı.

* Yapıtlarında alışılmış estetikçiliğe Karşı çıkıyor, burjuva değerlerinin tiksinçliğini, pisliğini, iğrençliğini, berbatlığını, rezaletliğini vurguluyorlardı.

* Dada neden, niçin sorularına yanıt bulamayan negatif bir yaşama kavramıdır.

* Resim sanatı dalında Dada’nın gerçek temsilcisi Marcel Duchamp olmuştur.

* 1913 yılında New York’ta Armony Show’da eserleri de sergilenen Duchamp’ın readymade’leri (hazır eserleri), örneğin bir şişe kurutacağı, bir psivar bu sanatçının özgün yapıtlarındandır.

* Bunlar gösteri yapıtlarıdır.

* Toplumda yerleşmiş anlam ve düzen kavramlarına karşı çıkarak dil ve biçimde yeni deneylere girişmişlerdir.

* Çıkardıkları çok sayıda derginin içinde en önemlisi 1919-1924 arasında yayınlanan ve Andre Breton, Louis Aragon, Philippe Soupault, Paul Eluard ile Georges Ribemont-Dessaignes’in yazılarının yer aldığı de Litterature(dö Literatür)'dü.

* Dadacılık 1922 sonrasında etkinliğini yitirmeye başlamıştır.

* Dadacılar gerçeküstücülüğe (sürrealizm) yönelmiştir.

Der Blaue Reiter:



* Vasiyl Kandinsky ve Franz Marc'ın 1911'de Almanya'nın Münih şehrinde kurduğu ressamlar birliğidir.

Kandinsky ve Marc 1912'de, içinde plastik sanatlara ve müziğe yer verdikleri Der Blaue Reiter (Mavi Süvari) adında bir almanak yayınladılar ve iki sergi düzenlediler.

* Daha sonra Gabrielle Münter, Alexej Jawlensky, Marianne von Werefkin, Alfred Kubin, Paul Klee, Arnold Schönberg'in de katıldığı Mavi Süvari grubunun bildirgesi, dönemin entelektüel ortamında oldukça yankı uyandırdı.

* Sanatçılar yeni bir tinsel çağı haber verdiler.

* Bildirgede on dört ana makale vardı.

* Bu metinlerde Kandinsky ilk kez sanatçının doğayı kavraması ve saf estetik birliğe yönelmesindeki yegane aracı olarak gördüğü "içsel gereklilik"ten bahsetti.

* Der Blaue Reiter'in 1912'de Münchner Galerie Thannhäuser'da yaptıkları sergiden sonra kendilerini uluslararası duyurmayı başardılar.

* Bunun üzerine Heinrich Campendonk, Robert Delauney ve Lionel Feininger bu guruba katıldılar.

* 1905’te kurulan Die Brücke adlı ressamlar birliği gibi, Der Blaue Reiter stili realizm, naturalizm ve izlenimciliğe karşıydı.

* Die Brücke ve Der Blaue Reiter ressam birlikleri Fransız Fovizm'ini ilham alarak Alman dışavurumculuğu oluşturmuşlardır.

* Bu konuda bu iki birlik fikir ayrılığına düştü.

Die Brücke'nin ressamları dışavurumculukla, 19. yüzyılının güzel ve gerçekçi stiline karşı bir stil oluşturmak istemişlerdi.

* Amaçları, doğanın güzelliğinin ve çirkinliğinin renklerini ve şekillerini oldukça sert ve köşeli gösterip eski stili eleştirmekti.

* Der Blaue Reiter 'nın ressamları ise parlak, çok renkli, simetrik kompozisyonla ve dinlendirici renkler ve şekiller ile doğayı göstermek istiyorlardı.


Vassily Kandinsky:

* Ressam ve sanat kuramcısıdır.

* Sanatsal ve kültürel ortamın oldukça ateşli olduğu 20. yy.da, ilk kıvılcımları parlatanların başında Kandinskiy gelir.

* Teorileri ve uygulamalarıyla etkin rol oynayan önemli bir kuramcı ve ressam olmuştur.

* Kandinsky 1909 yıllarında ünlü emprovizasyonlarına başladı. 1911'de Kandinskiy, Münter ve diğer arkadaşları ile Münih'deki geleneksel sanatçılar derneğini ile bağlantılarını kopartarak Der Blaue Reiter (Mavi Binici) akımını oluşturdu.

* İki kısa yıldan sonra bu yeni grup Kandinskiy'nin önderliğinde Matisse, Picasso, Delauney ve Klee gibi zamanın önemli yaratıcılarını etrafında toplamıştır.

* Der Blaue Reiter yeni dönem için müzik, tiyatro ve bilimsel alanları da kapsayarak soyut resim, gerçekçilik akımları, primitive sanatlar ve çocuksu çizimler için adeta bir yön gösterici işlevindeydi.

* Böylece Münih dünyada önemli bir sanat merkezi haline geldi.

* Kandinskiy yaklaşımını 1912 yayımlanan Sanatta Zihinsellik Üzerine adlı kitapta geliştirdi.

* Kandinskiy için sanat, manevi değerlerin betimlenmesidir.

* Her sanat dalı dışsal yapısı itibariyle birbirinden ayrılsa da buluştukları ortak nokta, insan ruhunu arıtıp, harekete geçirebilecek iç amaç için çaba vermeleridir.

Section d'OR:



* Section d’Or ( Fransızca’da “Altın Oran”) Puteaux Group olarak da bilinir. Ressamlar ve eleştirmenlerden oluşan bir gruptur.

* Kübizmden türemiş olan Orphism (Fransız şair Guillaume Apollinaire tarafından kullanılmıştır) ile ilişkilendirilmiştir.

* Orphizm, Kübizm'den doğan 20'nci yüzyıl sanat akımıdır (Koyu renkleri ve kontrastları kullanmayı sürdüren, fakat Kübizm'den daha yumuşak bir stilde kullanmışlardır.)

* 1912’den 1914’e kadar faaliyet göstermişlerdir.

* 1912’de grup ilk sergilerini Paris’teki Galerie la Boétie’de açtmıştır.

* Ayrıca Section d’Or adını taşıyan kısa ömürlü bir dergi de yayınladılar.

* 1914 yılında I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla grup aktivitelerine son Vermiştir.

* Grubun adı ressam Jacques Villon tarafından önerilmiştir.

* Villon’un matematiksel oranların etkisine karşı olan ilgisi bunda etkili olmuştur. Bu oranlardan birisi de Altın Orandır.

* Grubun adı Kübist artistlerin geometrik formlara duyduğu ilgiyi temsil eder.

* Ana üyeler Robert Delaunay, Marcel Duchamp, Raymond Duchamp-Villon, Albert Gleizes, Juan Gris, Roger de La Fresnaye, Fernand Léger, André Lhote, Louis Marcoussis, Jean Metzinger, Francis Picabia, ve André Dunoyer de Segonzac’tır.

Juan Gris:

* Gerçek adı José González’dir.

*  Kendisi ünlü bir İspanyol ressamdır.

* Resime başlamadan önce 1904 yılına kadar matematik, fizik ve mühendislik üzerine eğitim almıştır.

* Geçimini gazeteler için karikatürler çizerek sağladı.

* 1910 ile 1912 yılları arasında yaptığı Kübist tarzındaki eserleri Section d’Or sergisinde beğeniye sunuldu.

* Eserleri Kübist hareketinde oldukça önemlidir.

* 1913 yılında kendine özgü tarzını geliştirdi. Gris’in çalışmaları bir mimarın binayı dizayn etmesindeki gibi sistematik bir yapıya sahiptir.

* Birinci Dünya Savaşı sırasında çalışmaya devam etti ve 1919 yılında ilk tek kişilik sergisini Paris’te açtı.

* Bununla birlikte zamanla ustalaşarak (Keman ve Meyve Tabağında olduğu gibi) resim yapmaya devam etti.

Gris aynı zamanda heykel yapımında, çizimlerde, balerinler için kostüm dizaynı ve sahne dekorasyonunda da başarılı çalışmalar yapmıştır.

3 Nisan 2015 Cuma

Symbolism:



* Simgecilik olarak da adlandırılan bir edebi akımdır.

* 19. yüzyılın sonlarında Fransa’da ortaya çıkmış ve 20. yüzyıl edebiyatını önemli ölçüde etkilemiştir.

* Bireyin duygusal yaşantısını dolaysız bir anlatım yerine simgelerle yüklü ve örtük bir dille anlatmayı amaçlar.

 * Farklı anlamlara gelen ya da farklı öğeleri simgeleyen çeşitli sembollerin kullanımıdır.

* 1870 yılına doğru Fransa ve Belçika’da natüralizme ve parnasse akımına bir tepki olarak ortaya çıktı.

* Dış dünyanın görüntülerini so­mut nesnel gerçeklikleriyle değill, bu görüntülerin sezgilerinden, yansıyan nitelikler aktarılır.

* Sembolizm, geleneksel Fransız şiirini hem teknik hem de tema açısından belirleyen katı kurallara bir tepki olarak başladı.

* Sembolistler, şiiri açıklayıcı işlevinden ve kalıplaşmış bir hitabetten kurtarmayı, şiirle insanın yaşantısındaki anlık ve geçici duyguları betimlemeyi amaçladı.

*Sembolistler, dile getirilmesi güç sezgi ve izlenimleri canlandırmaya, şairin ruhsal durumunu ve gerçekliğin belirsiz ve karmaşık birliğini dolaylı biçimde yansıtacak özgür ve kişisel eğretileme ve imgeler aracılığıyla varoluşun gizemini aktarmaya çalıştılar.

Carlos Schwabe:

* Alman ressamdır.

* Genelde mitolojik temaları vardır.                                                                              
* Kadın önemli resimlerinde, bazen acıyı ölümü bazense yaratıcılığı yol göstermeyi temsil eder.

2 Nisan 2015 Perşembe

Futurism:



* 20. yüzyılın başlarında İtalya'da orataya çıkmış bir sanat akımıdır.

* Bu akımın öncüsü ve şefi İtalyan şair, romancı, oyun yazarı ve yayın yönetmeni Filippo Tommaso Marinetti'dir.

* Marinetti’nin 1909’da Paris’te "Le Figaro" gazetesinde yayımladığı manifesto futurisita (Fütürizm Bildirisi) gelecekçiliğin manifestosu oldu. Bildiride, "Bizler müzeleri, kütüphanelerin yerle bir edip ahlakçılık, feminizm ve bütün yararcı korkaklıklarla savaşacağız" deniyordu. Bu geçmişin bütünüyle reddi demekti. Aynı bildiride, "Biz dünyadaki gerçekten sağlıklı tek şeyi, yani savaşa ve ölüme götüren güzel düşünceleri yüceltiyoruz" sözleri, siyasal alanda o dönemde gelişen faşizmden yana bir tavrın da açık göstergesiydi.

* Süratin üstünlüğünü iddia ve ilan eden Marinetti, bir yarış arabasının Samothrake zaferi (Yunan heykeli)nden daha güzel olduğunu ve buna ek olarak da: "Mutlak içinde yaşıyoruz, çünkü "her yerde hazır ve nazır olan" edebi sürati biz yarattık" demiştir.

* Gelecekçiliğin kurucusu Marinetti, Avrupa’da birçok yazarı etkiledi.

* Rusya’da Velemir Hlebinikov ve Mayakovski gelecekçiliğe yöneldi. Rus gelecekçiler kendi bildirgelerini yayınladı.

* Puşkin, Tolstoy, Dostoyevski reddedildi.

* Şiirde sokak dilinin kullanılması istendi.

* 1917 Ekim devriminden sonra da gelecekçi akım güçlendi.

* Mayakovski’nin ölümüne kadar etkisini sürdürdü.

* İtalya’daki gelecekçiler ilk şiir antolojisini 1912’de yayımladı. Gelecekçilik faşizm ile özdeşleşti. Ve 1920’lerin ortalarına doğru etkisini yitirdi.

* Eserlerinde mantıklı cümleler kurmayı reddeden gelecekçilerin parolası, "sözcüklere özgürlük"tü. Ezra Pound, D. H. Lawrence ve Giovanni Papini de bu akımdan etkilenen yazarlardır.

* Cobo Futurism 1913 yılında itibaren Rusya'da Kübizm'e etki eden ve gelişteren, Rus Fütürizmi'nin temel okuludur.

* Cubo-Fütürizm Kübizm'in formları ve Fütürizm'in dinamikliğini esas almıştır.

* Kazimir Malevich tarzı geliştiren kişidir ve bu tarzı 1912'de imzalanan fakat 1913 yılında yapıldığı bilinen "The Knife Grinder" isimli eserinde görülebilir. Fakat Kazimir Malevich Suprematizm olarak adlandırılan ve objektif olmayan bir tarz benimseyerek bu tarzı reddetmiştir.

Carlo Carrà:

* İtalyan ressamdır.

* Bölmeciliğin izini taşıyan natüralist bir resim anlayışını benimsedikten sonra, 1910’dan başlayarak fütürist harekete katılmıştır.
* Güçlü ve dinamik bir kurgusu olan tuvallerinde, duyumlarla imgelerin eşzamanlılığını kübizmin öğeleriyle birleştirdi.

* Ne var ki, eski ustaların yapıtlarını incelemesi, sonra da 1916'da Giorgio de Chirico ile karşılaşması, onu metafizik resim anlayışına bağlayabilecek çalışmalara yöneltti.

* Kapalı perspektifler ve mankenler, yerini 1920'den başlayarak figürlü kompozisyonlara, deniz manzaralarına ve kesin hatlarla çizilmiş, şiirsel manzara resimlerine bıraktı.

Die Brücke:







*  Dresden'de 1905'te kurulan Alman dışavurumcu sanat topluluğudur.

* Kurucu üyeleri; Fritz Bleyl, Erich Heckel, Ernst Ludwig Kirchner ve Karl Schmidt-Rottluff olan topluluğa sonradan katılanlar ise; Emil Nolde, Max Pechstein ve Otto Mueller'dir.

* Bu akım, sanatla yaşam rasında bir yakınlık kurmayı amaçlar.

* 20. yüzyılda ortaya çıkan modern sanatın gelecekteki gelişmelerine temel oluşturan bu akım, dışavurumculuk akımını yaratmıştır.

* Natüralist olan yüksek anahtarlı renk ile aşırı duygu ifadeler paylaşıldı.

* Die Brücke yaygın geleneksel akademik tarzını kaçınmak ve geçmişle bugün arasında bir köprü oluşturacak sanatsal ifade, yeni bir mod bulmak amaçlanmıştı.

* Kendi ulusal mirasın olumlama parçası olarak, onlar eski medya, özellikle canlandırdı gravür baskılar , grup canlı renk, duygusal gerilim, şiddet görüntüleri ve bir etkisi dayalı ortak bir tarz geliştirdi.

*  İlk kentsel konu üzerine yoğunlaştı sonra, grup Mueller tarafından düzenlenen seferler Güney Almanya'ya cesaret ve daha nü ve kırsallığı görüntüleri üretti.

* Onlar ilk geleneksel olarak baskıresim Linolyumu icat etti.

Les Fauves Önemli Eserleri VE Temsilcileri


André Derain , Portre Studio 1903, yılında Avustralya Ulusal Galerisi , Canberra, Avustralya


Henri Matisse , Les de Collioure toits , 1905, tuval üzerine yağ, Hermitage , St. Petersburg, Rusya


Kees van Dongen , Büyük Hat ile Woman 1906


Georges Braque , 1906, L'Olivier près de l'Estaque (l'Estaque'de yakın Zeytin ağacı). Bu sahnenin en az dört sürümleri biri çalındı, Braque tarafından boyandı Musée d'Art Moderne de la Ville de Paris Mayıs 2010 ayı boyunca


Jean Metzinger , 1907, Paysage coloré aux oiseaux aquatique , tuval üzerine yağlıboya, 74 x 99 cm, Musée d'Art Moderne de la Ville de Paris


Charles Camoin , La Petite Lina 1907, tuval üzerine yağlıboya, Le Musée Cantini, Marsilya


Maurice de Vlaminck , Chatou, Seine Nehri, 1906, Metropolitan Sanat Müzesi

Les Fauves:

                                                



* 1898-1908 yılları arasında Henri Matisse tarafından Fransa'da geliştirilen bir sanat akımıdır.

* En önemli özelliği, tüpten çıkmış gibi çiğ ve bağıran renklerin doğrudan kullanımıdır.

* Matisse, Derain ve Vlaminck'in Paris'te açtıkları bir sergide ilk kez duyulmuştur. 1905 yılında gerçekleşen bu sergi, modern resme birçok katkıda bulunmuştur.

* Sergiye gelenler daha önce hiç karşılaşmadıkları bir anlatımla karşılaşmışlardır. Tuval üzerine sürülmüş doğrudan renkler, bozuk perspektif gelenleri şaşırtmıştır.

* Ünlü eleştirmen Louis Vauxcelles bu gruba "Les fauves" (vahşi hayvanlar) olarak hitap etmiştir. Akım adını buradan alır

* Fovizm'de görsellik ön plandadır.

* Vincent van Gogh ve Paul Cezanne'dan, Seurat'ın Puantilizm'inden etkilenmişlerdir.

* Noktalarla boyama stili, yerini; düz motifler halinde özgürce uygulanan, çarpıcı saf renklere, geniş kesik fırça darbelerine bırakmış olsa da renk uyumu merkezli bir akım olmuştur.

* Derain'in "Renk için Renk" ideali böylece somutlaşmış, artık bir nesne kendi parlaklığını yaratabilirdi.

* Akımda ilham kaynağı olan önemli unsurlardan biri, Güney Fransa'daki Collioure şehridir.

Henri Matisse:

* 20. yüzyılın en önemli ressamlarındandır.

* Renkleri büyük bir ustalıkla kullanışıyla Picasso ve Kandinsky ile birlikte, modern sanatın en büyük sanatçılarından biri kabul edilir.

* 1900 - 1904 yılları arasındaki dönemde, Cezanne’ın Mattisse üzerinde kesin bir etkisi vardır.

* Matisse, bu sırada sergilere de katılmaktaydı; 1903’de Salon d’Automne’a (Sonbahar Salonu) resim verdikten sonra 1904 yılında Vollard’ın galerisinde ilk kişisel sergisini gerçekleştirdi.

* Cezanne, Van Gogh, Picasso ve modern sanatın öncüsü sayılan daha birçok sanatçıya henüz tanınmadan sahip çıkan Vollard’ın galerisinde sergi açmak, en azından kısıtlı fakat öncü bir sanat ortamının ilgisini uyandırmış olmalıdır.

* Derain, Vlaminck ve Marquet ile birlikte, 1905 Paris Sonbahar Salonu sergisine katıldı.

* Bu sanatçı grubunun birbirine paralellik gösteren çalışmaları, şiddetli bir halk tepkisinin oluşmasına neden oldu ve eleştirmen Louis Vauxcelles bir yazısında onları pervasız renk seçimleri nedeniyleFauves (Vahşiler) olarak niteledi.

* Bu tanımı kabul ederek kendilerine Fovist diyen sanatçılar, resimlerinde rengi temel unsur olarak kullanıyor ve saf rengin ifade gücünden yararlanmayı amaçlıyordu.

* Eleştirilerin hedefinde Matisse ve özellikle de onun Şapkalı Kadın adlı resmi yer aldı.

*  Halkın ve tutucu sanat çevrelerinin tepkisini çeken bu resim, dönemin avangart sanatına ilgi duyan Stein’lar (Michael) tarafından satın alındı.

* Matisse’in en sabırlı modeli olan karısı Bayan Matisse, onun bir diğer erken dönem başyapıtına da konu oldu.

* 1905 yılında tamamlanan Bayan Matisse:Yeşil Çizgi saf, yalın renkli düzlemlerle kurgulanmış kompozisyonuyla, sanatçının üslup eğilimini ortaya koymaktadır.

* Bu resimden kısa bir süre sonra Yaşama Sevinci adlı büyük boyutlu yağlıboya çalışmayı gerçekleştirdi.

* Bu resimde, belirgin kontürlerle sınırlanmış nesne ve figürler, saf renklerle tanımlanmıştır.

* Matisse’in sanatının ana izleği, resimleri aracılığıyla yaşama sevincini yansıtmaktır ve bu doğrultuda renk, ışık ve resmin konusundan yararlanmayı amaçlar.

* Yaşama Sevinci, 1906 yılında Salon des Indépentants’da sergilendi ve yine tepkileri üzerine çekti.

* Paul Signac bile onun yanlış yönde ilerlediği görüşündedir.

* Matisse sadece çinilere değil, doğu halılarına da ilgi duymuştur.

* Doğu halılarındaki dekoratif unsurlar, saf renkler, soyut biçimler ve düzeyler önem taşımaktaydı.

* Matisse’in resimlerindeki iki boyutluluk ve dekoratif unsurların artan önemi Gauguin’in 19. yüzyıl sonunda ortaya koyduğu tavrın bir devamı niteliğindeydi.

* 1911 ve 1912 kış aylarını Fas’da geçiren Matisse, bu coğrafyanın ve iklimin etkisiyle daha canlı ve ışıklı renkler kullanmaya başladı.

* Ancak 1914 yılında I. Dünya Savaşı’nın patlak vermesi sanatında yepyeni bir evreyi gündeme getirdi.

* Resimlerinde biçimler giderek soyutlaşırken renkler koyulaşmaya ve siyah gölgeler artmaya başladı.

* 1914 tarihli Notre-Dame Görünümü ve Collioure’da Fransız Penceresi bu dönemin başyapıtları olarak gösterilir.

* Matisse hayatının son dönemlerinde kesilmiş renkli kâğıtlarla gerçekleştirdiği çalışmalara yoğunlaştı.

* 1952 tarihli Mavi Nü bu eserlerden en tanınmış olanıdır.

19 Mart 2015 Perşembe

Expressionism Önemli Temsilcileri VE Eserleri


Ernst Ludwig Kirchner , bir asker olarak Self-Portrait, 1915


Ağustos Macke , Yeşil Ceket Lady, 1913


Franz Marc , 1914, Formlar Dövüş

Expressionism: (DIŞAVURUMCULUK)








* Doğanın olduğu gibi temsili yerine, iç dünyanın ön plana çıkarıldığı 20. yüzyıl sanat akımıdır.

* Politik istikrarsızlık ve ekonomik çöküntü ortamında Almanya'da pozitivizm, naturalizm ve empresyonizm akimlarina karsi olarak ortaya çıkmıştır.

* 19. yüzyıl gerçekçilik ve idealizmine karşıt anti-natüralist öznelliğe sahip bir bakış açısı içerir.

* Dışavurumculuk daha önceden kullanılmış olsa da dışavurumculuk sifati sadece XX. yuzyil sanat eserlerine verilmektedir.


TEKNİKLER:

* Bozulmuş çizgiler, şekiller ve abartılı renklerle sanatçının iç dünyası yansıtılır.

* Sivri keskin çizgiler, kırmızı ve tonları öfkeyi, dairesel oluşumlar,
mavi ve tonları daha çok sakinliği vurgular.

* Edward Munch, Kirchner, James Ensor ve Oscar Kokoschka bu akımı takip eden sanatçılardır.


MİMARI:


* 1910 ve 1930 yılları arasında özellikle Almanya'da etkisini gösteren ekspresyonist mimari, bu anlamda da Bauhaus okuluyla paralleklikler taşır.

* 90 derecelik açıyı ortadan kaldırmak temel teknik olarak düşünülür.

* İşlevselliği formla bütünleştirme amacı, alışılmamış formların ve yeni malzemelerin kullanılmasıyla ifadeci mimarlık anlayışının kendine özgü dinamiklerini oluşturur.

* 1933 yılında nazi yönetiminin Almanya'da başa geçmesinden 5 yıl sonra ekspresyonist sanat yok olmuştur. İkinci dünya savaşından sonra ise brütal bir anlayışla etkinliğini yeniden göstermiştir.

* 1960'larda yapılan Sydney Opera Binası ise, postmodern ifadeciliğin en önemli yapıtları arasında gösterilir.

* Dışavurumculuk, kübist, minimalist ya da fütürist anlayışlarla da özdeşleşerek temel bir sanatsal ifade olarak canlılığını sürdürür.

* Bruno Taut'un 1914de Köln'deki "Werkbund Sergisi" için hazırladığı "Cam Pavyon" ve Erich Mendelsohn'un 1921'de bitirilmiş olan Potsdam'da bulunan "Einstein Kulesi" ve Hans Poelzig'in tiyatro direktoru Max Reinhardt icin hazirladigi Berlin'deki "Grosse Schauspielhaus" tiyatrosu ic dekorasyonu ekspresyonist mimarlığın onemli ornekleri olarak bildirilir.

8 Mart 2015 Pazar

Les Nabis Önemli Temsilcileri VE Eserleri


Paul Serusier , 1906 bir Riverbank Boys


Félix Vallotton , Sahibe ve Hizmetkar, 1896


Edouard Vuillard , Portre , 1889


Georges Lacombe , Deniz bleue, Effet de vagues, 1893


Meyer de Haan , Annelik: Mary Henry Emzirme, 1890


Paul Ranson , Nabis Peyzaj, 1890

Les Nabis:



*Fransa’da ortaya çıkan post empresyonist ve illüstratörler grubu tarafından ortaya çıkmıştır.

*Bugünkü grafik sanat üzerinde çok kuvvetli etkileri olmuştur.

* Art nouveau ile parallellik taşıyan bir biçimi vardır.

* Sembolizmi çıkış noktası olarak alırlar.

* Paul Sérusier  tarafindan kurulmustur.

* Edouard Vuillard, Félix Vallotton ve Pierre Bonnard grubun diger bir kac üyesidir.

* Nabi İbranice’de peygamber,elçi (prophet) demektir.


Pierre Bonnard:

* Paul Gauguin’in ve Japon gravürlerinin etkisinde kalmıştır.

* Tablolarının çoğu koyu renkte olmasına rağmen 1900lerden sonra açık renklere yönelmiştir.

* İç mekan ile dış dünya arasındaki diyaloga yoğunlaştığı Jnıerieurs (Eviçi resimler) dizisini gerçekleştirdi.

* Tablolarında sık sık, arkasında bir yaz günü manzarasının göründüğü, açık bir teras kapısına bir masa üzerinden bakan bir insan görülmektedir.

* 30’lu yılların ikinci yarısında sanatçı daha ekspresif renkler kullanarak doğaya kendine özgü bir yaşam kazandırdı.Örneğin ağaçları ve bitkileri renk akorlarına göre gruplaştırdı: Der Garten (Bahçe, 1936 sıraları)

22 Şubat 2015 Pazar

İmpression: (İZLENİMCİLİK)



* 19.yy’ da Fransa’da ortaya çıkmıştır.

* Özellikle resim akımını etkilemiştir.

* Claude Monet ve Camille Pissarro bu akımın öncüleridir.

* Claude Monet'nin 1872 tarihli İzlenim: Gün Doğumu (Impression soleil levant) isimli tablosu,akımın adının kaynağıdır.

* Resmedilen nesnelere veya olaydan çok günün belirli bir zamanına özgü ışığın sanatçı üzerinde yarattığı izlenimlere önem verilir.

* İzlenimcilik,modern resim sanatındaki ilk büyük devrimci harekettir.


Teknikler:

* Detaylar yerine kısa kalın fırça darbeleri vardır.

* Renkler birbirine çok karışmadan yanyana kullanılmıştır.

* Renklerin karışması izleyicinin gözünde gerçekleşir.

* Griler ve koyu tonlar contrast renklerin karıştırılmasıyla elde edilir.

* Asıl izlenimcilik akımında siyah rengin kullanımından kaçınılmıştır.

* Akşam üzerini yansıtan eserlerde ışığın loş,belli belirsiz etkisi görülür.

* Objeden objeye renklerin yansımasına dikkat edilmiştir.

* Dış mekan resimlerinde gölgeler gökyüzünün mavisindedir.Bu önceki akımlarda görülmemiştir.


Claude Monet:

* Oscar-Claude Monet olarak da bilinir.

* Monet,resimlerinde fırça darbeleriyle oluşturduğu değişik renklerde noktalarla istediği izlenimi uyandıracak renk ve ışık etkisini yaratmayı başarmıştır.

* Louvre'u ziyaret etmek için Paris'e geldiğinde, pek çok ressamın eski ustaları taklit ettiğine tanık oldu.

* Monet,bir pencerenin yanına oturup gördüklerini resmetmeyi tercih etmedi.Pierre-Auguste Renoir, Frederic Bazille ve Alfred Sisley ile birlikte resme yeni yaklaşımlarını paylaştılar, ışığın açık havada yarattığı etkiyi resme parçalanmış renkler ve seri fırça darbeleriyle aktardılar.

*Bu daha sonraları empresyonizm(izlenimcilik) olarak adlandırıldı.

*Monet'nin tanınmasını sağlayan 1866 tarihli Camille ya da Yeşil elbiseli kadın (La Femme à la Robe Verte) adlı eseridir.

*Monet, 1923'te katarakt sebebiyle iki kez ameliyat olmuştur.Katarakt olduğu süreçte yaptığı resimlerin genel olarak kırmızı tonlarda olduğunu görürüz, bu katarakt hastalarının görüş biçiminin karakteristliğidir.

Neo-İmpressionism Önemli Temsilcileri VE Eserleri


Théo van Rysselberghe , Alice SethE, 1888, Portresi Musée Départemental Maurice Denis "Manastırı" , Saint-Germain-en-Laye


Robert Delaunay , Portre de Metzinger, 1906, tuval üzerine yağlıboya, 55 x 43 cm


Camille Pissarro , Eragny-sur-Epte, 1889, tuval üzerine yağlıboya Hay hasat, 73 × 60 cm, özel koleksiyonu


Henri Matisse , Luxe, Calme et Volupté , 1904, tuval üzerine yağlıboya, 98 x 118.5 cm, Musée d'Orsay , Paris


Georges Lemmen , Heist Beach at), 1891, panelde yağ, 37.5 x 45.7 cm, Musée d'Orsay , Paris


Charles Angrand , Çift dans la rue, 1887, tuval üzerine yağlıboya, 38.5 x 33 cm, Musée d'Orsay , Paris


Henri-Edmond Cross , Les Cagnes, 1908, tuval üzerine yağlıboya, 81 x 100 cm, à cypres Musée d'Orsay , Paris


Jean Metzinger , Femme au Chapeau , c.1906, tuval üzerine yağlıboya, 44.8 x 36.8 cm, Korban Sanat Vakfı


Robert Antoine PINCHON , La Seine Rouen à au crépuscule, 1905, karton üzerine yağlıboya, 65 x 54 cm, özel koleksiyonu

Neo-İmpressionism: (YENİ İZLENİMCİLİK)



* Sanat eleştirmeni Félix Fénéon tarafından 1886 yılında ortaya atılmış bir terimidir.

* Bu Fransız akımı Georges Seurat tarafından ortaya çıkmıştır.

* Seurat’ın baş yapıtı A Sunday Afternoon on the Island of La Grande Jatte, bu akımın başlangıcına işaret eder.

* Resim kuramı renklerin bölünmesine ve optik karışıma dayandırılmıştır.

* Pointilist tekniği sıklıkla kullanılmıştır.

* 19.yy’da renk teorisinin geliştirilmesi bu stilin gelişmesinde büyük rol oynamıştır.

* Charles Angrand, Georges Lemmen, Henri Edmond Cross bu akımın temsilcilerindendir.
          

Georges Seurat:

* Fransız akademik resim geleneğine bağlı Ard İzlenimci ve Pointilist ressam Seurat,izlenimciliğin kurallarına tepki duyanlardandı.
* 1879’da izlenimcilerin dördüncü sergisinden çok etkilendi. 
* Bağımsız olarak çalıştı.İyi bir desenci olduğunu ortaya koyan yapıtlar verdi.
* Noktalama tekniğinin öncüsü Seurat noktaların beynimizde birleşip bütünlük oluşturacağını savunuyordu.Buna rağmen hacimsellik hissi alınamamaktadır.

İmpressionism Önemli Temsilcileri VE Eserleri:


Mary Cassatt, The Child's Bath (The Bath) (1893), oil on canvas, Art Institute of Chicago


Pierre-Auguste Renoir, On the Terrace, oil on canvas (1881) Art Institute of Chicago


Berthe Morisot, The Cradle, 1872, Musée d'Orsay


Alfred Sisley, Bridge at Villeneuve-la-Garenne, 1872, Metropolitan Museum of Art


Gustave Caillebotte, Paris Street, Rainy Day, 1877. Art Institute of Chicago


Édouard Manet, Boating, (1874), Metropolitan Museum of Art


Frédéric Bazille, Paysage au bord du Lez (1870), Minneapolis Institute of Art


Edgar Degas, After the Bath, Woman Drying Herself (c. 1884–1886, reworked between 1890 and 1900), MuMa, Le Havre


Armand Guillaumin, Sunset at Ivry (Soleil couchant à Ivry) 1873, Musee d'Orsay


Alfred Sisley, Bridge at Villeneuve-la-Garenne, 1872, Metropolitan Museum of Art